Açıklamalar
İnançsızlığın, umutsuzluğun, kararsızlığın ve korkaklığın insanlığın geleceğinde yeri yok.
Ülkemiz 2015 Kasım seçimlerine bir deli ile giriyor.
Ülkenin bir bölümü ona neredeyse tapıyor. Cinayetlere, savaş suçlarına, katliamlara ortak olmuş, bunlar için emir vermiş, silah vermiş, onay vermiş. Yine de arkasındaki destek kolay eksilmiyor.
Ülkenin bir başka bölümü ise ülkede her şeyin onun tarafından yapıldığını düşünüyor. Onun kuyuya attığı taşları çıkartmakla uğraşırken, bir yandan da onun çok güçlü olduğuna, ondan kurtulmak için ne gerekiyorsa yapmamız gerektiğine inanıyor.
Sorun, bir tane deliyle baş edemememiz değildir.
Sorun, bu ülkede bir düzen değişikliğine, bunun mümkün ve üstelik zorunlu olduğuna inancın kalmamış olmasındadır.
Komünist Parti, gelinen noktada insan hayatı üstünden siyaset yapma alçaklığına karşı her kökenden halkımızı, bu kan düzeninin karşısına dikilmeye çağırmaktadır.
Cizre halkının güvenliğinin sağlanmasının şu anki biricik yolu, AKP’nin “güvenlik güçleri”nin estirdiği terörün durdurulmasıdır.
Komünist Parti örgütleri bugün tüm ülkede, mücadeledeki 95. yılı kutluyor. Karanlığı aydınlatacak olan bu 95 yılın birikimidir.
Biz komünistler halkımızın, işçi sınıfımızın bu kanlı karşılaşmada bir taraf haline getirilmesine dönük çabalara, nereden gelirse gelsin boyun eğmeyeceğiz. Çünkü biz başka bir tarafız.
Biz akan kanı yalnızca işçi sınıfının durdurabileceğini, barışın ancak Türk ve Kürt emekçilerinin kardeşliğinin ve ortak mücadelesinin üzerinde yükselebileceğini biliyoruz.
Suriye’deki insanlık utancı daha yeni kıyılarımıza vurmuşken savaş tezkerelerini tazeleyenler emperyalizmin gönüllü uşağıdır. Bir kez daha görülmüştür: Ülkemizin yegâne sorunu artık başında diktatörcülük oynayan deliden kurtulmak değildir. Gericiliğin, Amerikan uşaklığının ve mülkiyet köleliğinin hesabı görülmeden kurtuluş yoktur
Ortadoğu’da savaş ve “barış” emperyalist siyasetin temel aracıdır.
Diktatörlerin sonunu getirecek olan da bölgemize kalıcı barışı getirecek olan da aynıdır.
Ya sosyalizm, ya barbarlık.
Di rojhilatanavîne de şer û ''aşîtî'' hîme wesiteya sîyaseta emperyalîstan e.
Di qedandina dîktatoran dê bînin jî û di herêma me re aşîtîya payîdar dê bînin jî eynî ye.
An sosyalîzm an hovîtî!
Sel, yangın, deprem, iş “kazaları”… Bu ülkede bunlar artık günlük olaylar haline gelmiştir.
Karadeniz’de yaşanan su baskınları ve özel olarak Hopa’daki katliam bu ülkenin artık bu düzenle devam edemeyeceğinin yeni kanıtlarıdır.
Sermayeye ve onun son tetikçisi AKP’ye dur denilmelidir.
Siz kendi içinize bakın
Suriye kendi yobazlarını temizler
Türk hükümeti ve onun silahlı güçleri, Suriye'de hep Suriye halkıyla savaştı. Şimdi bunun değiştiğine bizi inandırmaya çalışıyorlar.
Tek bir sözümüz var: Suriye'den elinizi çekin.
Suriye halkı ve onun meşru silahlı güçleri halk düşmanı cihatçılarla başa çıkmasını bilir.
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde bugün yaşanan katliamda ilk belirlemelere göre 30’un üzerinde can kaybı, 100’ün üzerinde yaralı var. Sayılar net olarak açıklanmazken hastaneye yaralı taşıyan araçlara polis tarafından gaz bombaları ile müdahale edildiği haberleri geliyor.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi yaklaşık 300 kişinin Kobane’ye geçiş öncesi Suruç’ta basın açıklaması yapmaları sırasında gerçekleşen katliamın nasıl gerçekleştirildiği henüz net bir şekilde ortaya çıkmış değil. Kesin olan şudur: Bu katliamdan, dökülen kandan düzenin devamını isteyen, ülkemizde ve Ortadoğu’da gericiliğin palazlanmasına göz yuman herkes sorumludur.
Yunanistan halkını çok zor günler bekliyor. Bugün Yunanistan'ın esas sorunu budur.
Yunanistan için Syriza tartışması artık geride kalmıştır. Çipras'ın siyasi kariyeri bir merak konusu değildir. Çipras, Yunanistan tarihinin en utanç verici anlaşmalarından birinin, Yunanistan'a ağır koşullar dayatmakla yetinmeyen, Yunan halkını da aşağılayan bir metnin altındaki imzanın sahibidir.