Açıklamalar
GREVLERİ YASAKLASANIZ DA İŞÇİLER MUTLAKA KAZANACAK
AKP işçi düşmanlığına hiç ara vermiyor. Bunun son örneği bu sabah yaşandı. Bakanlar Kurulu apar topar Asil Çelik fabrikasında işçilerin bugün başlatacağı grevi yasakladı.
Asil Çelik işçileri, patronun kendilerine reva gördüğü sefalet ücretine karşı aylardır mücadele ediyorlardı. Ağır çalışma koşullarında, iş kazası riski altında, üstelik asgari ücretin biraz üzerinde ücretle çalışan işçilerin koşullarını iyileştirmek için tek silahı olan grev hakkına yapılan müdahale, AKP iktidarının varlık nedeninin patronların bekası olduğunun en son örneği olmuştur. AKP patronlar için vardır. Sadece patronların hizmetindedir.
Bugün meclis içinde ve çevresinde yaşananlar gerici AKP’nin bilinen zorbalığının son perdesidir.
Her türlü zorbalıkla milli iradenin temsilcisi olduğu söylenen meclis sıralarına, hatta doğrudan iktidar partisinin meclise oturttuğu vekillere kadar yansıyan zorlamalarla, basın sansürleri, kamera kapatmalarla, TOMA’lar ve biber gazlarıyla yolunu açmaya çalıştıkları başkanlık sisteminin, ülkemiz için anlamı bellidir: Şeriatçı faşizmin hukuksallığa büründürülmesi. Faşistler ve şeriatçılar yeni anayasa denemesiyle işlerini yapıyorlar. Yobaz yobazlığını, gerici gericiliğini yapar.
Bunun karşısına dikilmek bir yurttaşlık görevidir. Ancak yurttaşlık görevi “başkanlık sistemine şimdi karşı çıkmak” olarak kalırsa işimiz zordur.
Düzen içi muhalefet gericiliğin önüne halı sermiştir ve sermeye devam etmektedir. Başkanlık anayasasına karşı “en geniş güç birliği” diyerek yapılanlar bir noktadan sonra koskoca bir yalana dönüşmekte ve dahası başkanlık saldırısına meşruiyet kazandırılmaktadır.
Komünist Parti
28 Aralık 2016
Komünist Parti Merkez Komitesi yedi TKP üyesinin 8 Ocak tarihi için dün yaptıkları buluşma çağrısını olumlu bulmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda güvenlik kuvvetlerini sözlü olarak protesto ederken çekilmiş görüntüleri gerekçe gösterilerek bu sabah gözaltına alınan Zeynep Erdost derhal serbest bırakılmalıdır.
Dün gece Beşiktaş’ta yapılan bombalı saldırılarda çok sayıda ölüm ve yaralanma olduğu anlaşılmaktadır. Aradan geçen saatlerde 30’a yaklaşan ölü sayısının bundan sonra da artması mümkündür.
Öldürülenlerin yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Tekke, zaviye ve türbeleri kapatan kanunun 91. yılında bir tarikat yurdunda kız çocukları alevler içinde can verdi.
Üstelik bu kaçıncı!
Hukuksuz ve denetimsiz bir biçimde yobazların eline bırakılmış yurtlarda çocuklar can veriyor.
Bu ülkede tarikat suç! Tekke suç!
Küba Devrimi’nin Başkumandanı Fidel Castro Ruz’un ölüm haberini almış bulunuyoruz. Bu haber karşısında acımız sonsuzdur.
Yirminci yüzyılın yetiştirip insanlığa armağan ettiği en büyük kahramanlardan birini kaybettik. Küba’da 1959’da gerçekleşen devrim, 1917’de Rusya’da açılışı yapılan sosyalist devrimler çağının en özgün halkasıydı. Fidel’in sıradışı stratejik aklının öncülüğünde zafere ulaşan Devrim bir sosyalist kuruluş süreci ile taçlandı. Bu kuruluşun her anında ve her noktasında yine başkomutanın derin kavrayışı, uzak görüşlülüğü ve öncülük yeteneği devredeydi. Her detayda onun dokunuşlarını görmek mümkündü. Ölümünden çok önce tarihe geçtiği ve yüzyıllar boyu hatırlanacağı bilinen bir kahraman Küba halkının gözünde sadece Fidel’di. Temel motifi adanmışlık olan bir tevazu Fidel’den başlayarak tüm devrimci önderlerin özelliği oldu. Bu özellik onları Küba halkının koparılamaz bir parçasına dönüştürdü ve Küba’da devrimin kökleşmesinde büyük rol oynadı.
Tüm dünyada kapitalist sistemin krizi derinleşiyor. Kapitalizmin her krizi, sisteme kendini yeniden yapılandırması için bir fırsat sunar. Bu düzen bugüne kadar ayakta kalmasını bu becerisine borçludur. Sistemin krizi ile çözülüşü arasında bir bağlantı elbette vardır ama bu bağlantı mutlak bir sebep sonuç ilişkisiyle açıklanamaz. Bağlantı, krizin sisteme dışarıdan vuracağı darbe ile bu düzenin sonunu getirecek olan işçi sınıfına bu olanağı vermesiyle kurulabilir ancak.
Dünyada düzenin krizi derinleşirken bu krize solun bakacağı yer de tam burasıdır. ABD'nin başkanlık koltuğuna Trump'ın oturmasını dünyanın sonu gelmiş gibi yorumlayanların görmediği noktanın da bu olması rastlantı değil elbette...
Bu sabah HDP milletvekillerine yönelik operasyon için Başbakanlığın ilgili biriminin yabancı basına yönelik yaptığı açıklamada iktidarın mazeret uydurmaya çalıştığı açıkça görülüyor: İfadeye gitmeyince böyle alınmaları normalmiş!
Bir gün önce de Adalet Bakanı Cumhuriyet gazetesi savcısının Fethullahçı olarak soruşturuluyor olmasına bula bula “talihsizlik” açıklamasını bulabildi.
İktidarın akademiye saldırısının da makul bir açıklaması yoktur. Rektör atama usulündeki seçim aksesuarı bir 12 Eylül icadıydı. AKP’ye o da fazla geldi.
Bu saldırganlığın özü AKP’nin toplumun bütün kesimlerini baskılamaktan başka çaresinin kalmamış olmasıdır. Baskıyı bir nebze azaltmaları halinde, zor bela tuttukları bütün iktidar mekanizmaları, devlet aygıtı, ekonomi, patronların kârları, Ortadoğu’ya saldıkları Ordu, hatta kendi partileri… hepsinin topluca çökeceği kesindir.
Sevgili yoldaşlar,
Dün BM Genel Kurulu’nda tarihi bir ana tanıklık ettik. ABD emperyalizminin Küba’ya 50 yılı aşkın süredir uyguladığı ekonomik, ticari ve finansal ablukanın kaldırılmasına yönelik oylamada ABD bizzat kendi politikası hakkında çekimser oy kullanmak zorunda kaldı.
Bu tarihi gelişme hiç kuşkusuz Küba halkının sarsılmaz iradesinin sonucudur.