Boyun Eğme 59

Haftalık siyasi dergi Boyun Eğme'nin 59'uncu sayısı, "Beterin beteri var diyerek zorbalara teslim olmayın, daha neyi bekliyorsunuz?" manşetiyle çıktı. 

Haftanın iç ve dış gelişmelerinin değerlendirildiği dergide yer alan konu, başlık ve yazarlar şöyle: 

- Sahte umutlar tükeniyor, çok övülen huzur bozuluyor: Bekleme örgütlen! (Mehmet Kuzulugil)

Düzenin çıkışsızlığının hesabının hemen düzenden sorulacağını zannetmeyelim. Örgütlü bir bir çıkış yolu bulunmazsa, buradan "inceldiği yerden kopsun" görüşü çıkar. Fatura düzene değil, düzeni bozanlara kesilir. Aradığı huzuru bir türlü bulamayanlar, sorunu huzurun bir yalan olmasında aramaz da, durağanlığı kabul etmeyen, çıkış aramak için duvarları zorlayanları suçlar. 

- OHAL’İ fırsat bilip hukuksuzluğa alan açıyorlar ama: Çanakkale öğretmenlere sahip çıkıyor

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında olağanüstü hal ilanı ve KHK'lerle Çanakkale’de açığa alınan Eğitim-İş ve Eğitim-Sen üyesi öğretmenler, açığa alınmalarının üzerinden 5 aya yakın süre geçmesine rağmen görevlerine iade edilmedi. Çanakkaleliler, yıldırılmaya çalışılan öğretmenlerine sahip çıktı. 

- Kürtler de çekip gider mi? (Aydemir Güler) 

Ver kurtulculuk da, vur kurtulculuk da sonunda varacakları nokta olabilirdi. Ancak bu yollarla kimse kurtulmuş olmayacaktır. Kürt bölgesinin Türkiye'den kopması bir anlaşmanın değil olsa olsa şiddetli bir iç savaşın sonucu olabilirdi. "Ver kurtul" denilerek girilen yolun barışa ulaşması mümkün değildir. "Vur kurtul" diyenlerin ima ettikleri imha etme, yok etme eylemi ise hangi boyutlara varılırsa varılsın, sergilenecek vahşet ne olursa olsun, Amerikan projesinin belirlediği bir dünyada zavallıca bir deneme olmaya mahkumdur. 

- Büyükelçiyi kim öldürdü? (Kemal Okuyan)

Devam edin ey AKP'liler, bir yandan "provokatörler Rusya ile yakınlaşmamıza kurşun sıktı" deyin, diğer yandan suikastçı polisin mahallenizde "şehit" diye kutsanmasına çanak tutun. Belki bu kilitlenmeyi aşarsınız!

- İzmir'in dibine saklanmış bir işçi cehennemi Aliağa: Ya çöplük, ya cennet (Ahmet Çınar)

Aslında iki seçenek var Aliağa’nın önünde: Ya kapistalist-emperyalist ülkelerin atık çöplüğü olacak, ya İzmir’in aydınlık bir sahil kenti… Ya patronların ‘ucuz işgücü cenneti’ olacak, ya örgütlü ve bilinçli yurttaşların şehri… Ya petrol tekellerinin kâr hırsıyla yağmaladığı bir ‘işçi cehennemi’ olacak, ya eşitlik ve özgürlük içinde yaşayan bir mutluluk kasabası… 

- "Böyle gelmiş böyle gider" demediler: Aypateks işçisi boyun eğmedi

Burjuva hukuku içinde bile bu kadarı olmaz dedirtebilecek şeyler, tekstil patronlarının fabrikalarında yaşanıyor. Bunun tek sebebi işçilerin baştan kaybederek yola çıkmaları. Aypateks işçisi bunu kabul etmedi. Pek çok sınıf kardeşi için de örnek oldular.

- "Geleceğimiz ortaktır"

KNE ve Komünist Gençlik'in iki ülkenin gençlerine ortak çağrısı: Yunanistan ve Türkiye'nin gençleri ortak sorunlara, ortak mücadeleye ve ortak geleceğe sahipler. 

- Yunanistan Komünist Gençliği'nin ziyareti üzerine: Ege'nin iki yakası sosyalizmde birleşecek

Türkiye ve Yunanistan komünist gençliklerinin arasındakiyoldaşlık bağı, 13-14-15 Aralık'ta İstanbul'da gerçekleştirilen ikili toplantıların da gösterdiği gibi, kapitalist dünyanın belirlediği sınırları aşıyor. İki ülkenin komünistleri, gençlerin kanıyla destan yazmaya kalkan sömürücülere haddini bildirecek ortak mücadeleyi yükseltmek için birlikte çalışıyor.

- Zam karşıtı çalışmalar ve "halka karşı sorumluluk"

Yılın sonuna yaklaşıyoruz ve "kriz" giderek daha fazla konu edilmeye başladı. Türk parasının değer kaybı, zamlar... Komünist gençlerin mücadele tarihinden "Zamlara karşı" eylemleri kısaca anlatmakta yarar görüyoruz. 



İndir