Boyun Eğme 23

Dergide yer alan konu, başlık ve yazarlar ise şöyle:

1- Bize Gül bahçesi vaat etmiyorlar (Volkan Algan)

Laiklik deniyorsa, gericilikle mücadele deniyorsa, buyurun sahaya diyoruz o zaman. Öyle tumturaklı laflarla bu işlerin yürümeyeceği çoktan belli oldu. Bu davete kimlerin icabet edeceği de... İsteyen hâlâ düzen siyasetinin ittifak tartışmalarında, alicengiz oyunlarında ikbal aramaya devam edebilir. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi bu gidişata dur demek için yola çıktı. Ben de varım diyenlerin sayısı gittikçe artıyor.

2- Meğer hizip kavgasıymış (Aydemir Güler)

Türkiye’de ihtiyaç duyulan hizip mücadelesi değil, sınıf mücadelesidir. Çünkü hizipler birlikte oluşturdukları bütünün selameti için ve o bütünün çıkarlarını en iyi kimin koruyacağına ilişkin bir rekabet içindedirler. Kürt ulusalcıları yalnız değildir. Emperyalizm 2002’cidir. Sağ ve sol liberaller 2002’cidir. Büyük sermaye, TÜSİAD 2002’cidir. Sosyal demokrasi en azından Kemal Derviş bağlantısı üstünden 2002’cidir.  

3- Hasta adamın mirası paylaşılıyor (Erman Çete)

Emperyalist merkezler, “büyük güçler”, artık Türkiye’nin dağıtılmasını da tartışıyor. “Sınırların yapaylığını” keşfederken, cumhuriyetin çürük temellerini hatırlamaları doğal.

4- Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi: Tek bir başlıkta, somut hedeflere yöneleceğiz

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi ilk halk toplantısını, kalabalık bir salon etkinliği ile İzmir’de gerçekleştirdi. 5 Mart’ta yapılan etkinliğe konuşmacı olarak Aydınlanma Hareketi’nin çağrı metninin ilk 6 imzacısı da katıldı. Yaptığı çıkış ve çağrıyla dikkat çeken Aydınlanma Hareketi’ne ilişkin merak edilenler bu toplantıdan sonra daha da arttı. Biz de çağrı metninin ilk imzacılarından, Komünist Parti Merkez Komite üyesi Kemal Okuyan’a sorduk: Aydınlanma Hareketi nedir, nasıl çalışacak, amacı ve hedefi ne ve nasıl katkı konabilir?

5- Alman siyasetinde öncü sarsıntı (Osman Çutsay)

Avrupa’nın yarıgönüllü hegemonu Almanya’da, yeni bir heyula, kısa bir süre önce çıktığı sahneden aşağı inmeye hiç niyeti olmadığını, hatta önümüzdeki dönemde siyaset sınıfını epey bir karıştıracağını ilan etti

6- Yağmadan köprü, börekten maket…

3. Havalimanı, 3. Kö prü, Kanal İstanbul… Bunlar hep “prestij projeleri” olarak anıldı. Erdoğan eline geçen her fırsatta “ben daha öl medim” mesajını verirken iyi birer araç oldular. Yokuş aşağı inerken durup nefes almasını sağladıkları için biraz da…

7- Çipras, Abdullah Gül, ittifaklar ve Lenin (Kemal Okuyan)

Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek, devrimci siyaset kültürüne yabancıdır. Evet, Lenin bir ittifak ustasıydı, lakin müttefiklerini “düşmanımın düşmanı” anlayışıyla belirlemedi. İşçi sınıfının kurtuluşu mücadelesinde, hareketin bağımsız karakterini yok etmeyecek, tersine güçlendirecek ve nihai hedefi yaklaştıracak öznelerden seçti.

8- ABD’de ‘radikaller’ zamanı mı? (Tulga Buğra Işık)

Seçimleri kimin kazanacağından bağımsız olarak, aday profili ABD siyasetinin yeni arayışlarda olduğuna işaret ediyor. Trump ve Sanders’ın adaylığının aldığı destek, ülkenin eskisi gibi yönetilmesinin zorluklarını gösteriyor. 

9- İyi sanat ve kesişen yollar...

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin beş yıl aranın ardından bu yıl altıncısını düzenlediği “Kadıköy Caz Günleri”, on bir konser ve iki panelin ardından sona erdi. Etkinlik dizisinin ardından Kadıköy Caz Günleri’nin amacına, kazanımlarına ve eksiklerine dair NHKM müzik çalışmalarının sorumlularından Ulaş Özer ile görüştük.

10- ‘Gericilik ve neoliberalizme karşı mücadale birbirine bağlı.’

Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri’nin İstanbul’da gerçekleşen Çalışma Grubu toplantısına katılan partilerden biri Hindistan Komünist Partisi (Marksist) idi. HKP(M) Merkez Komitesi Üyesi ve Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Arun Kumar Rupanagunta ile Güneydoğu Asya’da emperyalistler arası gerilimler, Hindistan’da yükselen sınıf hareketi ve gericilikle mücadele üzerine konuştuk.

11- Marksist klasikleri nasıl okumalı? (Can Cev)

Marksizm, Lenin’in katkısını da içeren bir kapsamda, sınıf mücadelesinin gelişim süreci içinde olgunlaşan bir teori. Bu olgunlaşmanın doruk noktası, Ekim Devrimi’ne giden süreç ve Lenin’in bu süreçte ortaya çıkan teorik üretimidir

12- AKP’nin ülkesinde ölmemenin yolu (Özgür Şen)

Türkiye’de ölüm kol geziyor ve ülkeyi yöneten AKP’nin yurttaşların en temel hakkı olan yaşam hakkı konusundaki tutumu bir yapamama haliyle açıklanamaz durumda. Durmadan ölüyor olmamız bir beceriksizliğin sonucu olarak görülemez. Tam tersine bizi bazen bizzat bu iktidar öldürüyor, bazense ölmemizin koşullarını yaratıyor. Her durumda esas sorumlu değişmiyor. Ancak daha önemlisi Türkiye’yi ölümlerin hakim olduğu bir ülke haline getirenlerin, ülkeyi tam bu noktada tutmakta kararlı oluşları... Türkiye’de tablo yakın zamanda değişmeyecek. Hatta belki daha kötüye gidecek.



İndir