AÇIKLAMA
HTKP tarafından 27 Eylül tarihinde bir açıklama yapılarak, 18 Temmuz'da imzalanan protokolün Komünist Parti tarafından ihlal edildiği iddiası ortaya atılmıştır. Aynı açıklamada protokol metnine de yer verilmiştir. HTKP'nin 19 Eylül'de yaptığı bir diğer açıklama da aynı içeriktedir. Bu iddialar üzerine konuyu ilgililerin bilgisine yeniden sunmak zorunlu hale gelmiştir.
UYARI: Başlarken bir uyarıda bulunmak isteriz. Bu açıklama, ilgililerine gönderilmektedir. İletiyi alanların sosyal medyada dolaşıma sokmamaları son derece önemlidir. Sosyal medya bizce bu tür tartışmalara uygun bir platform olmaktan çok uzaktır.
* * *
Protokol nasıl kadük edildi?
18 Temmuz protokolünü izleyen günlerde, KP temsilcileri, HTKP'nin anlaşma maddelerini defalarca ve kasti olarak ihlal ettiğini belgelemiş, sorunların çözümünü ısrarla talep etmişlerdir. Bu ihlaller daha sonra kamuoyuna da açıkladığımız gibi üç başlıkta toparlanabilir. Birincisi, HTKP adının “Halkın TKP'si” olarak kullanılmasıdır. Bu kullanımın gayrimeşruluğu söz konusu çevrenin isim hakkındaki kararını ilk açıkladığı anda tarafımızdan dile getirilmiş, bu kullanımın TKP adına ilişkin ortak tutumumuzun etrafından dolaşılarak ihlali anlamına geldiği ifade edilmiştir. HTKP sözcüleri yanıt olarak bunu yapmayacaklarını söyledikleri halde ısrarla yapmışlardır. Halen “Halkın TKP'si” biçiminde kullanım çeşitli mecralarda sürdürülmektedir.
Herhangi bir anlaşma, karşılıklı iyi niyet varsayımına dayanır. Kaldı ki protokolün başlangıç paragrafında “partimizin birikim ve değerlerine zarar vermemek” ve “siyasi mücadeleye hızla geri dönmek” amaçları formüle edilirken kastedilen de, iki partinin birbirleriyle didişmekten kaçınacaklarıdır. Bu temel yaklaşım protokolün “ruhu”dur ve HTKP tarafından uygulanmamıştır. Üyelerimiz üstünde basınç kurulmaya çalışılmış, sistemli hakaret ve aşağılamalara başvurulmuş, bir MK üyesi de dahil olmak üzere tehditlerde bulunulmuştur. Son günlerde çeşitli alanlarda Komünist Parti çalışmalarında kullanılan adlandırmaların taklit ve tekrarında gösterilen ısrar, aslında protokolün amacının inkârı anlamına gelir.
Son olarak, TKP borçlarının da eşit olarak bölüşüleceği kayıt altına alınmasına karşın, bu konuda HTKP tarafı en ufak bir adım atmamıştır.
Açıklamanın eki olarak yayınlanan Protokol'ün son maddesi, “herhangi bir maddenin ihlalinin protokol ihlali” sayılacağını saptamaktadır. Üç başlıkta toparlanabilen ve onlarca örneği kapsayan ihlal vakaları KP temsilcilerince defalarca gündeme getirilmesine karşın pozitif bir yanıt alınmaması üzerine, yüz yüze yapılan toplantılarda son madde gereği protokolün yürürlükten kalktığı HTKP'ye bildirilmiştir. Bu toplantı ve temasların her birinde, denetimle görevli heyet temsilcileri bulunmuşlardır.
İki parti “ayrışmalı”dır
Protokolün, HTKP tarafından uygulanmaması sonucunda geçerliliğini yitirdiği tezini bütünleyen yaklaşım, bu koşullarda iki parti arasındaki her tür kesişim alanının, ortak yüzeyin ortadan kaldırılması ve mutlak bir ayrışmanın hayata geçirilmesidir. HTKP temsilcileri protokolü kasıtlı olarak ihmal etmediklerini ve ortaya çıkan sorunları gidermenin mümkün olduğunu dile getirmiş ve “tam ayrışma” yaklaşımına ilkesel bir itirazda bulunmamışlardır. Taraflar yeni bir protokol üstünde çalışmaya geçmişlerdir.
Hal böyleyken, bugün HTKP imzalı bir metinde “Protokolün sona erdiğini iddia etmenin başka sonuçlara yol açacağını düşünmemek sanırız bir anlık unutkanlık ya da dil sürçmesidir” diye tehditkâr satırlar yazılabilmektedir.
Arkadaşlar, protokolün uygulanmaması nedeniyle bizim kendilerini bir aydan fazla zaman önce eleştirmeye başladığımızı gayet iyi biliyorlar. Anlaşılan, yine yaklaşık bir aydır yeni protokol çalışmaları yürütüldüğünü unutmak da işlerine gelmektedir! Yeri gelmişken, HTKP'nin 18 Temmuz protokolünün yerini alacak maddeler içeren önerileri bize yazılı olarak iletilmiş bulunmaktadır. Bunlarda kültür merkezi binasının kullanımının “KP tasarrufunda” olduğu açıkça kabul edilmektedir.
Düğüm noktası: mali!
İşin esası, sorun mali hükümlerde düğümlenmiştir. Çeşitli yaklaşımların masaya gelip gitmesi sırasında HTKP sözcüleri kültür merkezinin kendilerince kullanılması konusunda da ısrarcı olmadıklarını dile getirmişlerdir. Ancak kültür merkeziyle iç içe olan iktisadi işletmenin gelirinin paylaşılması talebi, bu talebi karşılayan bir dizi öneride bulunulmasına karşın sürekli tekrar edilmiştir.
Dikkat edilirse, ayrışma siyasi bir konudur, mali gündem maddesiyse tekniktir. Tekniklerde anlaşılamaması durumunda siyasi konulara geri dönülmesi mantıksız ve gayrımeşru olur. HTKP bunu yapmakta ve kültür merkezi üstünde hak iddia etmektedir. Bu, verilen sözden geri dönme çabasından ibarettir; daha doğrusu, üstünde anlaşılan bir siyasi değerlendirmenin mali nedenlerle değiştirilmesi anlamına gelir. Bu tutumu daha fazla yorumlamayacağız.
26 Eylül itibariyle HTKP'nin yaptığı öneri, mali yükümlülükleri yerine getirmeksizin gelir getirici ortaklıkların sürdürülmesini içermektedir. Böyle bir önerinin anlamsızlığı, ayrıca üzerinde durmayı gerektirmez. Yanıt olarak yazılı ilettiğimiz öneride ise TKP borçlarının KP tarafından üstlenilmesini veya paylaşılmasını esas alan iki seçenek kendilerine sunulmuştur.
KP hakkındaki protokol ihlal iddiaları
Komünist Parti'nin protokolü ihlal ettiği iddiası mesnetsizdir. Kültür merkezi binasında HTKP'ye bir oda tahsisi, bizzat ilgili kültür kurumunu da hedef alan tehdit ve hakaretlerle dolu bir pratikten sonra imkânsız hale gelmiştir. Aklı başında herkes “arkadaşlarımızı zor tutuyoruz” diyen bir MK üyesinin varlığında dostça paylaşımlara gidilemeyeceğini bilir. HTKP yöneticileri de bunu bilmektedirler. Konu yukarıda altını çizdiğimiz gibi karşı tarafça mali bir pazarlığa indirgenmiştir. Esasen bu en başta söylediğimizin bir sonucudur. Protokolü temelden yıkan bir pratikten sonra "protokolün şu maddesini uygulamadılar" demek anlamsızdır. Tehdit mesajlarını birinci ağızdan yayınlayan "Halkın" TKP'si (HTKP) "NHKM'de birlikte çalışma kararımız vardı, uygulamadılar" diyemez. Kendi attıkları adımların bizzat protokolde belirtildiği gibi protokolü ortadan kaldırmış olması dışında, bu adımlar zaten belirtilen bazı şeylerin yapılmasını mümkün olmaktan çıkarmıştır.
Parti gelirlerinin “tek taraflı kullanıldığı iddiası” tamamen asılsızdır. HTKP gibi KP'nin de borç ödemekte adım atmamış olması halinde şu anda çekişme konusu yapılan binanın elde tutulamamış olacağını söylemek durumundayız. Bir büyük riskin bertaraf edilmesine katkıda bulunmayanların, risk giderildikten sonra “ben de ortağım” diye çıkıp gelmesine ne denebilir?
Kültür merkezi adına yapılan açıklamalar, kuruma yönelik başta HTKP'nin bir PM üyesi tarafından yürütülen karalama kampanyasına karşı yapılmıştır.
KP hangi etkinliği nerede yapacağını HTKP'ye sormak durumunda değildir. 10 Eylül'ün protokolle uzak yakın bir ilgisi yoktur. Mekânda bir salonun daha önce HTKP'ye Parti Meclisi toplantısı için tahsis edildiğini hatırlatıyoruz.
Enternasyonalist ilişkilerimiz konu dışıdır. İşin aslı HTKP tuhaf biçimde uluslararası komünist harekete KP tarafından takdim edilme arzusundadır. Uluslararası hareket ve diğer ülke partileriyle kurulan ilişkiler konusunda HTKP'nin suçlamaları da beklentileri de geçersizdir. Kardeş partilerle ilişkide kimliğini gizlemek, komünist etiğe aykırı olması bir yana, ilişkilerimizin derinliği ve yoğunluğu açısından zaten imkânsızdır. Partimiz kardeş partilerce gayet iyi tanınmakta ve izlenmektedir. HTKP'nin iddia ettiği türden bir yanıltmayı ne yaparız, ne de bu mümkündür.
Arşiv paylaşımına gidilmediği de asılsızdır. Tersine iddianın ortaya atılmasından önce ilettiğimiz protokol taslağında dijital arşiv dökümünün çıkarılmasının zaman aldığı ve makul tarihin 1 Ocak 2015 olacağı belirtilmiştir.
Bunun gibi bir dizi başka başlık var. HTKP elindeki kimi donanımları teslim etmemiş, yayınevi devredilmemiştir, vb. Ancak bu son kategoride toparlanabilecek ve uygulanmayı bekleyen çözümlerin “gecikmesinden” çok daha ağır olan, yaratılan yeni sorunlardır. Bunların içinde var olmayan birtakım kültürel kurumların imzalarının kullanılması vardır! Bunların içinde mali varlıklara ilişkin tarafımıza verilmesi gereken bilgilerin saklanması vardır! Bunların içinde KP çalışmalarının engellenmesi veya sekteye uğratılması amaçlı girişimler vardır! Her bir örnek HTKP yönetimine bildirilmiş ve tatminkâr tek bir yanıt alınamamıştır...
Son olarak saptadığımız yıkıcı faaliyetler internet korsanlığı denemeleridir!
İlişkilerin buralara kadar getirilmesinde en ufak bir sorumluluğumuz bulunmuyor. Ve buralara geldikten sonra yapılması gereken şey bellidir: Ayrışma. Geçmişten kalan ortak politik alanların ortadan kaldırılması...
* * *
HTKP'li arkadaşlarımızı, bu yönde davranmaya, sağduyuya davet ediyor, teknik anlaşmazlıkların “pazarlık üslubuna” taşınmaması ve daha fazla gerilim yaratmamaları için kendilerini uyarıyoruz. Çok samimi bir biçimde şunu söylemek durumundayız: HTKP yöneticileri, sürecin yıkıcı biçimler almaması için azami sağduyu göstermemizin arkasında ülkemize ve komünist birikimimize dönük sorumluluğumuzun ve siyasal aklımızın değil de korkularımızın ve bazı becerilerden yoksun olduğumuzun yattığını varsayıyorlarsa, büyük yanılgı içindeler demektir. Arzumuz, iki siyasi parti arasında dostça, didişmeden uzak bir ilişkinin tesis edilmesidir.
Komünist Parti
Merkez Komite
İndir