Komünist Parti "Türkiye Dinsel Kurallarla Yönetilemez" başlıklı bir bildiri yayınlayarak "Yobazlara boyun eğme, geleceğine sahip çık" çağrısında bulundu
TÜRKİYE DİNSEL KURALLARLA YÖNETİLEMEZ
Siyasi iktidarın sahiplerine diyoruz ki: Neye inanıp neye inanmayacağımıza siz karar veremezsiniz, Türkiye’yi dinsel kurallarla yönetilen bir ülkeye dönüştüremezsiniz.
Buna izin vermeyeceğiz.
Türkiye’de insanların inançlarının gereğini yerine getirmelerinin, ibadetlerini istedikleri gibi yapmalarının önünde bir engel yoktur. Böyle engeller çıkarılmasına da izin vermeyiz.
Öte yandan birilerinin inancı, bilime, hukuka, laiklik anlayışına ters ise ve bu herkese dayatılmaya kalkılıyorsa, DUR deriz.
IŞİD ve benzeri cihatçı terör örgütlerine anlayış gösteriliyorsa; küçük kız çocuklarına cinsel ilgi duyup duymamak “yetkili” bazı kişiler arasında arsızca tartışılıyorsa; devletin kurumları neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin fetva çıkarmaya başlamışsa; yargı kadın katillerini himaye ediyorsa; eğitim sistemine yerleşen yobazlıktan çocuklarını korumak için insanlar çareyi din değiştirmekte arıyorsa; Türkiye’yi bir İslam Devleti olarak ilan etmeye ramak kalmışsa; bu düzen tarafından açlık, yoksulluk ve işsizliğe mahkûm edilen milyonlarca insanın hak arama girişimleri dinsizlik diye yaftalanarak bastırılıyorsa; Türkiye siyaseti, dini istismar eden parlamentodaki dört partinin tekeline geçtiyse ve bütün bunlar dinin gereği olarak sunuluyorsa, DUR demek vatandaşlık görevidir.
Bugün toplumdaki eşitsizlikler, zengin ve yoksul arasında derinleşen uçurum, sağda solda patlayan bombalar, ülkenin emperyalist güçlerin oyun sahasına dönüşmesi, hemen her şey Türkiye’deki dinselleşmeyle bağlantılıdır.
Burada en büyük tuzak “din bu değildir” tartışmasına girmektir. İnançlarla ilgili hiçbir tartışma, siyasete sokulmamalıdır. Mesele şudur:
Türkiye’de din, siyasete egemen olacak mı, olmayacak mı?
Türkiye bir İslam Devleti’ne dönüşecek mi, dönüşmeyecek mi?
İnsanlar inançlarına göre tasnif edilecek mi, edilmeyecek mi?
Eğitim dinsel temellere dayandırılarak bilimle bütün bağı koparılacak mı, koparılmayacak mı?
Yobaz gençler yetiştirmek bir devlet politikası olarak sürecek mi, sürmeyecek mi?
Dinsel kurallar toplumsal yaşamı düzenleyecek mi, düzenlemeyecek mi?
Herkes bu sorulara açık, cesur yanıtlar vermeli, tarafını seçmelidir. Türkiye’de asıl tehlike yaygın bir kesimin, tepki gösterdiği gidişatın tersine çevrilmesi için herhangi bir çaba içine girmemesindedir. Sanıldığı kadar güçlü olmayan yobazlığın elini asıl güçlendiren bu atalettir.
Kararlı ve dik olunmalıdır.
Gidişatı durdurmak, bazı uygulamaları geriye dönük olarak geçersizleştirmekle mümkündür.
Gerici dayatmalara ses çıkarılmalı, hiçbir meşruiyeti olmayan din devleti politikalarına itaat edilmemelidir.
Yobazlara boyun eğme, geleceğine sahip çık
İndir