Haftalık siyasi dergi Boyun Eğme'nin 54. sayısı, "Gerisi yalan" manşetiyle okurlarıyla buluştu.
Dergide yer alan konu, başlık ve yazarlar şöyle:
- İZBAN işçisi gücünü fark etti
İzmir'in iki yakasını birleştiren ama kendilerine reva görülen sefalet ücreti yüzünden kendi iki yakaları bir türlü bir araya gelemeyen İZBAN işçilerinin direnişi 8. günün sonunda ortalama yüzde 16.5 zam anlaşmasıyla sonuçlandı. İZBAN işçisi, hiçbir kuvvetin, örgütlü direnişi yenemeyeceğini bir kez daha gösterdi.
- Barış mücadelesi nedir, nasıl verilir?
OHAL altında Barış Derneği de saldırıya uğradı. Söz konusu olan "bizim" barış mücadelemiz. 1950'lerde, 1970'lerde ve sonra günümüzde yeniden organize olan, harcında ve merkezinde komünist hareketin durduğu barış hareketinin mücadelesi. Nedir bu saldırı? Peki nedir bizim barış mücadelesi? Kaç yazar saldırınız, böyle bir mücadeleye!
- Rektörlük için değil, memleket için mücadele: Kampüse sıkışan kaybeder!
Boğaziçi Üniversitesinde rektörsüz geçen aylar, hükümet tarafından "kabul gören" Mehmet Özkan'ın atanmasıyla son buldu. Komünist Gençlik, Boğaziçi "eliti"nin normalleşme arayışına mesafe koymaya çağırıyor ve "demokratik değerler" safsatasının tehlikesine işaret ediyor. Öğrenciler ve sınırlı bir akademisyen çevresinde direnme arayışı canlılığını koruyor.
- Patronların ödeyemediği borçlar birikiyor: Anne'liğin karşılığı ödenmez mi?
OHAL ülkesinde işçi sınıfına hayatı dar eden yönetmelikler eksik olmuyor. Geçtiğimiz günlerde "analık izni sonrası kısmi süreli çalışmalar yönetmeliği" yürürlüğe girdi. Yönetmelik işçi kadına "hem çocuk hem kariyer yap" diyerek çocuk bakımını bir kez daha üzerine yüklüyor ve bunu yine bedelsiz yapmasını bekliyor. Yeni olan, buna bir de patronların çıkarlarına uygun bir çalışma koşulunun eşlik etmesi.
- Yontma taş devri ilerlemeydi ama milyon yıl önce (Kemal Okuyan)
Burjuva siyasetçileri kaliteleriyle değerlendirmek bizim işimiz değil. Ama daha önemlisi, onların arasında tercih yapmaktan her zaman uzak durmalıyız. Onları öne çıkaran, burjuva sınıfının gereksinimleriyle kişilik, birikim ve yetilerinini örtüşmesidir. Mesele Clinton'ın mı Trump'ın mı daha tehlikeli olduğuna karar vermek değil, mesele kapitalizmin her geçen gün daha yıkıcı, daha öldürücü hale geldiğini kavramak.
- Bir direniş günlüğü: Daha bitmedi!
Avcılar Belediyesinde Tomurcuk isimli taşeron şirkete bağlı çalışan temizlik işçilerinin direnişi 6 ay boyunca devam etti. Komünist Parti direniş boyunca işçilerin yanında yer aldı ve mücadele sürecinde kurulan kardeşlik şimdi daha da kuvvetleniyor.
- Aypateks işçileri: Hakkımızı alacağız
Kırklareli'de aylarca maaş ödenmeden, insanlık dışı koşullarda çalıştırılan, haklarını istemek için 28 Ekim'de bir gün iş bıraktıkları için de "yüz kızartıcı suç işledikleri" gerekçesiyle işten atılan 134 işçi, "Hakkımızı söke söke, mücadele ede ede alacağız" diyor.
- Uluslararası öğrenciler günü: Kavgamızın bir tarihi var
Bundan 77 yıl önce 17 Kasım 1939'da Nazi işgalcileri Çekoslavakya'nın bağımsızlık günü olan 28 Ekim'de başlayan öğrenci eylemlerini ezmek için Prag Üniversitesini bastılar. Dünya çapında Uluslararası Öğrenciler Günü olarak kutlanan 17 Kasım, bu eylemler sırasında katledilen ve faşizme karşı direnişin sembolü haline gelen 9 Çek üniversite öğrencisine ithaf edilmiştir.
- Trump 'düzen'e karşı nasıl kazandı?
ABD'de komünist hareketin büyümekte olan iki temsilcisi, seçmenin yüzde 49.7'sinin sandığa gitmediği başkanlık seçimlerini ve Trump'ın başkanlığının Amerikan işçi sınıfı için ne anlama geldiğini değerlendirdi.
- Liberal demokrasi için silahlanma (Osman Çutsay)
Sosyalizmsiz Avrupa'da seçkinlerden nefretin ne gibi sonuçlar vereceğini, en son Hillary Clinton'ın aldığı yenilgi açığa çıkarmış oldu. Korkunç bir parasal birikim var, ama bunların reel karşılığı yok ve bu birikim hiçbir biçimde çalışan-çalışamayan alt sınıflara sızmıyor.
İndir