Boyun Eğme 26

Haftanın iç ve dış gelişmelerinin değerlendirildiği BOYUN EĞME’nin bu sayısında şu konu, başlık ve yazarlar yer alıyor:

1- Erdoğan’ın ABD yolları... (Volkan Algan)

Erdoğan hem siyasi hem de ekonomik yönden artık eskisi gibi idare edilmesinin mümkün olmadığı bir Türkiye’ye istikrar vaat ederek iktidara geldi. Şimdi aynı gerekçeler kendisini zorluyor. İstediği kadar dinci, Amerikancı olsun, bir siyasetçinin emperyalizm nezdinde geçer akçe olabilmesi için ülkeyi yönetebilir durumda olması lazım. Erdoğan şu anda Türkiye’yi yönetemiyor. Erdoğan’ın iktidardan düşüşü tartışmalarının Gezi’den beri yapıldığı düşünüldüğünde ne demek istediğimiz anlaşılacaktır.

2- Bir ABD projesi: AKP (Ahmet Çınar)

AKP’nin resmi kuruluşu her ne kadar 14 Ağustos 2001 olsa da, bu partinin temellerinin atılması çok daha eskilere dayanıyor. Dünya emperyalist sisteminin bir ihtiyacı olarak kurdurulan AKP, çok ince ve toplum mühendisliği hesaplarıyla oluşturulmuş bir yapı.

3- ‘Van minüt’e giderken… (Erman Çete)

AKP’nin bölgede Sünni egemenliğine oynarken, bir taraftan İsrail’i de hırpalamaya başlaması, tam da ABD’nin bölgedeki eski ittifak sistemini değiştirmek için adım atabileceğini düşündüğü bir döneme denk gelmişti.

4- ‘Ben de varım’ diyenler salonları doldurdu

Aydınlanma hareketi gün geçtikçe daha fazla kişiyi gericilikle mücadelede yanyana getiriyor. Geçtiğimiz hafta 3 ilde gerçekleştirilen toplantılarda binlerce kişiye ulaşıldı.

5- Fidel ve Küba, insanı temel aldı (Osman Çutsay)

Küba’da devrimin yerleşmesi, 1989 sonrasındaki büyük karşıdevrim dalgasında sosyalizmin Avrupa’dan kazınmasına rağmen Fidel ve yoldaşlarının ayakta kalmayı başarması, hâlâ zihinleri kurcalamaya devam ediyor. Bir süre önce yayımlanan “Fidel Castro’yu Öldürmenin 634 Yolu” kitabının çevirmeni Celil Denktaş, yakından tanıdığı Küba’yı ve dünya kapitalizminin bütün çabalarına rağmen ortadan kaldıramadığı bu sosyalizm deneyimine büyük halk desteğini, daha doğrusu “devrimin kendini koruma mekanizmalarının gerçek temelini” bizim için yorumladı.

6- Büyük siyaset ve örgüt (Kemal Okuyan)

Kuşkusuz, “büyük siyaset”in kendine özgü araçları var. Bu araçlarla yolu açmak, buzları kırmak, ama oraya hemen örgütle yerleşmek gerekiyor. Özetle büyük siyaseti de örgütlü kılmak, dahası örgütü büyük siyasetin içine çekmek, orda özne haline getirmek gerekiyor. Türkiye’de hiç yapılamayan budur.

7- Laiklik dediğimiz… (Aydemir Güler)

“Bizim dediğimiz” ve aynı zamanda “doğru” olan laiklikten biraz söz etmemiz lazım, anlaşılan. Çünkü dünyanın en kolay işi ve yıllardır sadece Türkiye’de değil her yerde yapılan bellidir: ilericilik, bilim, aydınlanma, laiklik dediğinizde dinsiz-imansız ilan edilirsiniz. Gerekçe sol için, komünistler için en kutsal olan alandan devşirilir üstelik: Halkımız! Halkımızın inancı…

8- AKP’nin ‘taşerona kadro’ oyunu (Zehra Güner)

İktidarda kaldıkları süre boyunca işçilerle ve haklarıyla oyun oynadılar. Yapılan düzenlemeleri önce hak veriliyormuş gibi pohpohlayarak kendilerini yücelttiler, uygulamaya geçildiğinde yaldızlar döküldü. Şimdi aynı döngü taşeron işçilerine kadro oyunuyla sergileniyor. Yeni düzenleme ile yine haklar gasp ediliyor. Bugüne kadar devlette “asıl işlerde” çalışan taşeron işçiler açtıkları davaları kazandı ve geriye doğru tüm ücret ve sosyal haklardan doğan farklarını da alıyorlardı. Fakat bu düzenleme yıllardır muvazaalı bir şekilde taşeron işçisi olarak çalıştırılan işçilerin geçmiş haklarının üzerine çizik atıyor.

9- Yılmaz Güney ve (Bir Gün Mutlaka)

Bu 1 Nisan’da 79 yaşına giriyor Güney. Biz de bu vesileyle hem Yılmaz Güney’i hem de NHKM’deki etkinlikleri, etkinliğin yürütücüsü NHKM Sinema Topluluğu’ndan Murat Akgöz’e sorduk. NHKM Sinema Topluluğu ay boyunca çeşitli etkinliklerle Yılmaz Güneyi anmayı, anlatmayı, bugün içinde tekrar anlamlandırmayı amaçlıyor.

10- Müzeleri gericiliğe karşı mücadelede nasıl kullanabiliriz? (Erhan Nalçacı)

Meselemiz müzelerde nasıl bir rehberlik ile düşünme yeteneğinin geliştirilebileceğidir. Başka bir deyiş ile amacımız, doğa ve insan tarihini bütünlüğü içinde düşünmek için gerekli olan temel referans noktalarının nasıl kazandırılacağıdır.

11- ‘Komünistler iktidarı almaya hazır olmalılar’

Röportajı gerçekleştirdiğimiz Aleksey Markov, Kiev’deki AB’ci ve faşist koalisyona karşı silahlı direnişte kısa sürede öne çıkan Hayalet Tugayı’na bağlı Komünist Birliğin siyasi komiseri. Donbass’taki savaş basit biçimde küçük yerel bir çatışma değil. Küresel batı emperyalizmi ile Rusya ve dostu olan ülkelerin oluşturduğu blok arasındaki çatışmanın bir parçası

12- Erdoğan’ın son çaresi: ABD karşıtlığı (Özgür Şen)

Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresinin ABD’nin Erdoğan için düşündüklerinden dolayı paniğe kapıldığı ortada. Erdoğan ve dostları fena halde korkuyor ve bu korku saldırganlıkla kendini gösteriyor. Gemileri yakmayan, ölçülü bir saldırganlık bu. ABD ve ABD’nin lideri olduğu Batı’ya vururken hedef gözeten, diş gösteren, ama dalaşırken rakip seçen bir siyaset tarzı…

 



İndir