Haftalık siyasi dergi Boyun Eğme'nin 49. sayısı okurlarıyla buluşuyor. Sermaye gericiliğiyle göğüs göğüse mücadele konusuna odaklanılan dergide, işçi sınıfına saldırı programı, asgari ücret aldatmacası gibi konular da masaya yatırılıyor.
Hafta boyunca meydanlardan, duraklardan, caddelerden, Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinden ve Komünist Parti bürolarından edinilebilecek olan dergide yer alan diğer konu, başlık ve yazarlar şöyle:
- Sayın muhbir vatandaşlar (Orhan Aydın)
Orhan Aydın yoldaşımızın soL Portal'da bu hafta yayınlanan yazısını okurlarımızla paylaşmak istedik. Yazıyı bir "köşe yazısı" olarak değil de bir "eylem haberi" olarak okumanızı rica ediyoruz. Haber değeri taşıdığı kadar mücadelemiz için ilham verici olduğunu ekleyelim.
- Sokak dediğin hayat kavgasının olduğu yerdir (Mehmet Kuzulugil)
Sokak fabrikadır, mahalledir, okuldur, üniversitedir, bankadır, bankacılık üssü, plaza, atölye, hipermarkettir. Ve bu tanımıyla sokak siyasaldır. Sınıf mücadelesinin olduğu gibi, sınıf siyasetinin de odağı işte bu sokaktır. Ve büyük siyaset de, meclis kordorlarında değil, son tahlilde işte bu sokakta hayat bulur.
- Sermaye gericiliğiyle göğüs göğüse mücadele (Volkan Algan)
Komünist Parti, geçtiğimiz hafta çıkardığı "işçi gazetesi"ni, büyük sermayenin ve onunla bitişmiş gericiliğin koçbaşı holdinglerini hedef alan eklerle taçlandırdı. Fabrika önlerinde, plazaların dışında ve içinde, servis duraklarında, metro istasyonlarında yaygınlaştırılan bu bildiri-gazete, mücadelenin olduğu kadar örgütlenmenin de hedeflerini gösteriyor.
- Asgari ücret aldatmacası sürüyor
AKP'nin seçim vaadi olan asgari ücretin 1300 TL'ye çıkarılması konusunda atılan adımlar, sermaye yanlısı bu hükümetin emekçilere vaat edebileceği hiçbir şeyin olmadığını gözler önüne seriyor.
- 1914'ten 2016'ya milliyetçilik ve sınıf gerçeği (Kemal Okuyan)
İşçi sınıfı ile sermayeyi şu ya da bu nedenle ve şu ya da bu düzlemde yan yana getirmeye çalışan her strateji, 1914'te emperyalist paylaşım savaşına işçi sınıfını dahil edenlerin tarihsel suçuna ortak olacaktır. Bugün demokrasi, özgürlük, laiklik ya da ulusal çıkarlar adına emek-sermaye çelişkisinin sineye çekilmesi gerektiğini düşünenler bilsin ki, 1914 Almanyası ya da Fransası'nda işçileri patronların ordularına asker ve destekçi yazanların argümanları daha az 'inandırıcı' değildi.
- Hükümetten OHAL'de 'savaş' programı (Aşkın Süzük)
AKP hükümetinin geçtiğimiz hafta açıkladığı orta vadeli program, "olağanüstü" bir dönem beklentisiyle hazırlanırken, ekonomide çarkların alabildiğine yavaşladığının artık hükümet yetkilileri tarafından da teyit edildiğini gösteriyor. Bu olağanüstü dönemde işçi sınıfına saldırı hamleleri ise programın ana eksenini oluşturuyor.
- Teşebbüs değil darbenin ta kendisi
AKP, yıllarca devlette yuvalanmasına onay verdiği bir cemaati şimdi OHAL koşullarına sığınarak temizliyormuş gibi yapıyor. "Darbe teşebbüsü" sonrası temizliğin asıl hedefi kesinlikle bir cemaatten arındırma değil.
- Ülkeleri kimler yönetir: Sınıflar ve partileri... (Tezcan Abay)
15 Temmuz'dan bu yana bu sayfalarda genel halkoyuna dayanan parlamenter sistemler ve darbe ile gelen "ara rejimler" arasındaki ilişkiler üzerine çeşitli notlar düştük. Yazılarımıza burjuva demokrasisinin, burjuvazinin toplumsal iktidarının sağlama alınmasından başka bir şey olmadığının, bu nedenle demokrasi ve darbe arasında oluşturulmaya çalışılan ikiliğin sahte olduğununu altını çizerek başlamıştık. Bu yazıda ise sermaye sınıfının öncüsü / sözcüsü olarak Erdoğan'ın iktidarının özgün yanlarını, son günlerin Bonapartizm kavramına değinerek tartışacağız.
İndir